22 Aralık 2014 Pazartesi

Alacanım

ah, nerde benim altından avaze sesim! 
yankısı bir duvara gömülmüş testide kaldı 
avaze sesim! 

şimdi başkalarının kalplerinde yankılanan 
bir zamanlar içinden geçtiğim aşklardı 
feryattan kimseler ölmez, denirken 
duvarlardan geçtim 
artık kimseyi sevemez aşktan ölmüş yürek, derlerdi 
şimdi kulağını dayadığın duvarda inleyen testi 
bir zamanlar feryatlarda unuttuğum avaze sesim! 

alacânım, 
mil yeşili gözlerin 
dindirdi gözlerimi 
kaç körü birden öldürdün bende 
mahsur kaldım, eksik oldum, kapına düştüm 
ben yandıkça 
ezber ettin ayazın demirini 
alacânım, 
indi mi göğsüne heves? 
hangi duvarın halısında 
gördün, bildin, vurdun beni 
kaç ormandan geçti 
içinde kaybolduğumuz o büyük takip 
içimizde bunca gurbet dururken 
yol ettik uzaktaki sılayı 
şimdi burdayız 
kanlar içinde 
alacânım 
indi mi göğsüne heves? 

etimdeki eksik yangın, sindi yüreğim 
seyreldi tenim sahtiyan tarih 
mahsur kaldım, meçhul oldum, şehit düştüm, 
alacânım, 
indi mi göğsüne heves? 

alacânım, 
rahat et ben gölgene ilişeyim 
her belanı ben göreyim 
yüreğimi ihbar et, 
bana bir uçurum ver, gideyim 
alacânım, 
indi mi göğsüne heves? 
biliyorsun adımın kıblesini 
bir meşhur hâfızla, meşhur bir şehvet 
alacânım, 
şuramda sinsi bir sızı 
gel öldüğümü farz et 
senden gelen her habere 
canımdan uçurduğum şahin 
pençesinde kaldı bileğim, yazım, harflerim 
bir yanım onla uçtu, sende kaldı, ben bittim 
alacânım, 
indi mi göğsüne heves? 

alacânım, 
yakılmış bir köyün adıydı adın 
görmedi kimse 
içinde ben de yandım 
o gün bugün kalbimin doğusunda tüten duman 
nerede olursan ol göğündeyim kanlı tarih her zaman 
Mardin'im, Midyat'ım 
ah benim altından avaze sesim 
kardeşlerimdi ölen de, öldüren de 
aranızdaki duvarda 
gömülü kaldım 

etimden uçurduğum uçurum 
meşhurdum, meçhuldüm, mahsurdum 
bir hâfızken eskiden 
mecnun kaldım şimdi 
aşktan, senden, kendimden 
n'olur sevmeden öldürme beni 
alacânım, 
söyle, indi mi göğsüne heves?

Murathan MUNGAN